zuzumla-oriflame
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  zuzu
  Ziyaretçi defteri
  GÜNLÜK 00...
  DUR BİR DAKİKA!...
  İNDİRİMLİ ÜRÜNLERİMİZ
  ORİFLAME İLE KAT KAT KAZAN KAMPANYASI
  GÜZELLİK HABERLERİ
  ÜRÜN KATEGORİLERİ
  ÇOCUKLAR İÇİN ÖZEL
  KADINLAR İÇİN ÖZEL
  ERKEKLER İÇİN ÖZEL SEÇİMLER
  *ZuZu* NE DEMEK...?
  ORİFLAME HABERLERİ
  DUYURULAR...!
  DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
  YETİM TANELER..yetim haneler...
  yağan gül kodu
  bannerim1
  Siteye yeni kodları
  İddialı imzam
  KONUŞMA ENGELLİLER İÇİN ALFABE
  GÜLLERİM
  MANZARA RESİMLERİ
  SEDAT YILDIRIM'dan ŞİİRLER
  SEDAT YILDIRIM şiirlerine devam
  AŞK ÖYKÜLERİ
  HAREKETLİ GİFLER
  IŞIL IŞIL GÜLLERİM(Hayal Gözlüm)...
  KARIŞIK E KARTLAR (Diyemediklerim)
  HAREKETLİ ŞİİRLER
  HAREKETLİ SMİLEYLER
  ÇİÇEKLERİN DİLİ
  HAYATIN TARİFİ!...
  SMİLEYLER EVLENİRSE
  ÖZDEYİŞLER
  MSN SMİLEY İFADELERİ
  KOMİK YAZILAR
  DÜNYA DİLLERİNDE SENİ SEVİYORUM:)
  AŞKIN 29 HARFİ...
  MSN İMZALARI
  PEYGAMBER EFENDİMİZ
  => SANA
  => ALLAH LAFZI YAZISI
  DİNİMİ ÖĞRENİYORUM
  DÜNYADAN CAMİİLER.
  ALLAH(c.c.)İÇİN SEVMEK
  2 HECE TEK YÜREK ATIŞI..
  ZİKİRLER
  TASAVVUF
  VEDA HUTBESİ
  HADİSİ ŞERİFLER
  HADİSİ ŞERİFLERE devam
  NAMAZ
  HER ZAMAN KALBİMDESİN
  BAYRAĞIM
  ŞİFALI BİTKİLER
  HERŞEY SENDE GİZLİ...!
  AZALARIMIZI TANIYALIM...
  KENAR SÜSLEMELERİ
  MUSTAFA CİLASUN'dan ŞİİRLER
  MİMOZADAN SEÇMELER
  Canım Olmalısın...!
  KIRGIN DOSTA MEKTUP...!
  SUS DİYOR GÖNÜL SUS...!
  HİÇ BAKIP KAYBOLAMADIĞIM GÖZLERİNİN İÇİNDE...
  SEN&BEN "Ayrılığa"HÜKÜMLÜ...!
  DAHA KUR'AN NE DESİN!!!.. .
  BEN GELDİM...
  GÜLÜMSE...
  AĞLAYABİLİRMİYİM...
  EY SEVGİLİ...
  SENDEN VAZGEÇEMEDİM.... ..
  ANNELER GÜNÜ
  NEFSİMİZ VE O'NUN RAHMETİ...
  İNSAN insan insan...
  HİÇ KİMSEDEN TEŞEKKÜR BEKLEME...
  GELDİM...
  BİR YANIMIZ HEP HÜZÜN...!BİR YANIMIZ SEVDA...!
  ADI AŞK...!...
  CAN IRAKSA CANAN NEREDE...?
  AŞK'tır...!
  EY GÖNLÜME DEĞEN GÖZYAŞIM...
  YARAM...
  Geride Kalan Sen...
  Sağlıklı Yaşam İpuçları...
  Mutfakta Saklama ve Kurutma İpuçları...
  Sofra Adabı...
  Masa Süsleme...
  Pudingli Kek Tarifi...
  Kalbime Hoş Geldin Yar...!
  Yıldızlara Kapat Gözlerini...!
  Varlığını Sevdim Senin...!
  İyiki Varsın İyiki Aşksın...!
  Sendeyim...!
  LEZZETLİ TARİFLER...! ...
  Çorbalar...
  Ekler Pasta...
  Ev Yapımı Milföy Böreği..
  Sosisli Kalp
  Frambuazlı Pasta..
  Köstebek Pasta
  Sen Benimsin...
  Muzlu Rulo Pasta
  Alışma Bana
  Herşey Sende Gizli
  Dostlara Dostcuklara ..
  BUGÜN TADIM YOK...!
  KIZIMA...
  Ey Türk Kızı...!
  Yemeğin Adı İnsanlık...
  Kimine Göre Kadın...
  Bir Kadın Gittiğinde...
  İyi ki Varsın...
  Bir Erkek Evladın Kaleminden ANNE...
  İşte O Mesaj...:):):)
  Onuru yoktu...
  Kadın...
  Yüreğime Dokunanlar...
  Sessiz Gemi...
  Eşim Olma Karım OL...!!!
  İnsanın Bir Eşi Olmalı...!!!
  Seninle Yaşlanmak İstiyorum...!!!
  Gitmek...
  Kıskançlık...
  Yoruldum...
  Beni SEVİYORMUSUN?...?
  Ondan Bundan Şundan...
  Canımı Acıtanlar...
  Baba Anneme İyi Bak Olurmu???
  Gönlümüze Tercüman...
  Bir Gün...
  Anne Olmak...!!!
  Karışık Karmakarışık...
  Karışık
  Tuzlu Kahve:):):)
  Hayattan Ne Öğrendim(*Mevlana*)
  Yüreğimin Sesi...
  Bugünden Çocuklarınıza Geleceğe Dair Mektup...
  30'unu Aşmış Kadın
  Eskiden Ne Güzel Cahildik...
  Gönlümden Düşen Sözler...
  Kendimle...
  Gönlümdeki Hüzün...
  Sus Gönlüm...
  Anaya Verilen Cevap
  Kızıma...
  Kadınlar Susarak Gider...!!!
  Yüreğimdekiler...
  Yüreğimdekiler(Devam)
  Yüreğimdekiler(Devam1)
  Yüreğimdekiler(Devam2)
  Yüreğimdekiler(Devam3)
  Yüreğimdekiler(Devam4)
  Yüreğimdekiler(Devam5)
  Yüreğimdekiler(Devam6)
  Küçük Kızın Armağanı...
  Seninle Olmanın En Zor Yani Ne Biliyormusun...???
  Yine Gelecekmisin...???
  Geri Dön Bebeğim...
  Birinin Kadını Olmak İstiyorum...!!!
  Unutma Bana AŞK Borçlusun...
  Teslim Ol Korkusuzca...!!!
  Ben Kadınım...!!!
  Ana Baba Rızası...(Hikaye)
  Mor Menekşe...
  Seni Benden Alana...
PEYGAMBER EFENDİMİZ
...AŞK BU...
Men hayrane didarına şahane
Dil söyler gönül dinler
Gönül söylerse dille raks eder
Kalp söyler, O güzel
Görsen kimlere belletti
Alemlere destan söyletti
Cemaline hayran eyletti

Nebile(EYÜP SULTAN)


Peygamberimizin Şemail-i Şerifi

Önceki bölümlerde Peygamber Efendimizin Kuran ayetlerinde bildirilen ve tüm insanlar için örnek olan güzel ahlak özelliklerinden bahsedildi. Onun adaletli, şefkatli, merhametli, barışçı, uzlaşmacı, itidalli, sabırlı, tevekküllü, cesur, tevazulu ve kararlı karakteri çeşitli Örneklerle incelendi.
KuBir ranyetlerinin yanı sıra sahabelerden aktarılan açıklamalarda da Peygamberimiz (sav) 'le ilgili pek çok bilgi verilmektedir. Peygamberimiz (sav) 'in ailesiyle ve çevresindeki müminlerle olan ilişkisi, günlük hayatından detaylar içinde, dış görünümü, görenleri hayran bırakan heybeti (hürmetle beraber şiddetli heyecan hissini veren hali, azameti), Sevdiği Yiyecekler, giyimi ve gülüşü gibi pek çok detay İslam alimleri tarafından "kelimesiyle şemail ifade edilir. Şemail kelimesi "Şimal" den türemiştir. Bu kelime "karakter, huy, hal, hareket, davranış ve tavır" gibi anlamlar taşır. Şemail kelimesi ilk başlarda daha geniş anlamlar içerse de, zaman içinde özelleşmiş ve Peygamber Efendimizin nasıl bir yaşam sürdüğü ile ilgili detayları ve Kişisel özelliklerini ifade eden bir terime dönüşmüştür.
Rabbimizin Alemlere üstün kıldığı bu seçkin kulunun karakterine ve görünüşüne dair aktarılan her bir detay, aynı zamanda onun üstün ahlakının da bir yansımasıdır. Peygamber Efendimizin şemailinin anlatıldığı bu bölümün hazırlanmasındaki amaç ise, onun çeşitli kaynaklarda aktarılan güzel özelliklerini inceleyip, yaşamından günümüze Öğütler çıkarmaktır.


Peygamber Efendimizin Yaratılış Güzellikleri

Peygamber Efendimizin Ashabı, bu kutlu insanın dış görünümünün güzelliği, görenleri hayran bırakan heybetinden nuruna ve duruşundan gülüşüne kadar Allah'ın onda Tecelli ettirdiği çeşitli güzellikler hakkında pek çok detay aktarmışlardır. Sayıca oldukça kalabalık olan sahabeler, bu güzellikler hakkında birçok farklı detay vermiş, Peygamber Efendimizle aynı dönemde yaşamamış olan Müslümanlara Allah'ın Resulünü birçok yönüyle tanıtmışlardır. Bazı sahabeler onu genel özellikleriyle tarif ederken, diğerleri uzun ve detaylı anlatımlarda bulunmuşlardır. Bu anlatımlardan bazıları şu şekildedir:


Peygamber Efendimizin dış görünümü ve güzelliği

Sahabeleri Peygamberimiz (sav) 'in güzelliğini şöyle anlatıyorlardı:
Üzerinde "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem çok yakışıklı ve alımlı idi. Mübarek yüzü ayın dördündeki dolunay gibi parlardı ... Burnu *** et güzel idi ... Gür Sakallı, iri gözlü, düz yanaklı idi. Ağzı geniş, dişleri inci gibi parlaktı ... Boynu sanki bir gümüş hüzmesi idi ... İki omuzu arası geniş, omuz kemik başları kalın idi ... "66
Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Resulullah Efendimizin boyu; ne çok uzun ne de fazla kısa idi. Teni de ne duru beyaz, ne de koyu esmerdi. Saçları ise ne düz ne de kıvırcık idi. Kırk yaşına geldiğinde, Allah Teâlâ O'nu peygamber olarak gönderdi. Peygamber olduktan sonra, Mekke'de 10 sene, kaldı 60 yaşlarında vefat etti ve Medine de 10 yıl. Bu fani hayata veda ettiklerinde, saçında ve sakalında 20 tel ak saç yoktu. "67
"Resulullah (sav) beyaz, güzel ve mutedil (yavaş ve Mülayim, itidalli) idiler." 68
Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz orta boylu idi; uzun da değildi, kısa da değildi; hoş bir GORUNUSU vardı. Saçı ise ne kıvırcık, ne de düzdü. Mübarek (İlahi hayrın bulunduğu şey, bereketlenmiş, çoğalmış, hayırlı, uğurlu) yüzlerinin rengi ise Nurani beyazdı. "69
Bera b. Azib (ra) anlatıyor:
"... Resullullah Efendimizden daha güzel birini görmedim. Omuzlarını Dögen saçları vardı. İki omuz arası genişçe idi. Boyu ise ne kısa idi, ne de uzundu. "70
Hz. Ali'nin torunlarından İbrahim b. Muhammed (ra) rivayet ediyor:
"Dedem Hz. Ali, Peygamber efendimizi anlatırken Onu şöyle tavsif (vasıflandırırdı) ederdi:
"Peygamber Efendimiz, ne aşırı ne de kısa idi uzun derecede; O bulunduğu topluluğun orta boylusu idi. Saçları, ne kıvırcık ne de dümdüzdü; hafifçe dalgalı idi. Mübarek yüzlerinin rengi kırmızıya çalar şekilde beyaz; gözleri siyah, kirpikleri sık ve uzun; Omuz başları iri yapılı idi ... O, insanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak tabiatlısı ve en arkadaş canlısı idi. Kendilerini ansızın GÖRENLER, O'nun heybeti karşısında çok şiddetli heyecanlanırlar; üstün vasıflarını BiLerek sohbetinde bulunanlar ise, O'nu herşeyden çok severlerdi. O'nun üstünlüklerini ve güzelliklerini tanıtmaya çalışan kimse; Ben, gerek ondan önce, gerek ondan sonra, onun gibi birisini görmedim, demek suretiyle, O'nu tanıtma hususundaki aczini ve yetersizliğini itiraf ederdi. Allah'ın salat (dua, Peygamberimize ( sav) yapılan dua, istiğfar, rahmet, namaz) ve selamı O'nun üzerine olsun. "71
Hz. Hasan (ra) naklediyor:
"Resulullah Efendimiz, yaradılıştan heybetli ve muhteşemdi. Mübarek yüzü, dolunay halindeki ayın parlaklığı gibi nur saçardı. Orta boyludan uzun, ince uzundan kısa idi. Saçları kıvırcık ile düz arası idi; Şayet kendiliğinden ikiye ayrılmışlarsa onları Basının iki yanına salar, değilse ayırmazlardı. Uzattıkları takdirde saçları kulak yumuşaklarını geçerdi. Peygamber Efendimizin rengi, ezher'ul, yani Nurani beyazdı. Alnı açıktı beyaz ve parlak renk) idi (pek levn. Kaşları; hilal gibi, Gür ve birbirine yakındı.
Boynu, saf mermerden meydana gelen heykellerin boynu gibi gümüş berraklığında idi. Vücudunun bütün azaları birbiri ile uyumlu olup yakışıklı bir yapıya sahipti ... "72
Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor:
"Hazreti Peygamber, gümüşten yaratılmış gibi NURLU beyazdı; saçları da hafif dalgalı idi." 73
"Efendimiz (sav) beyaza pembe karışık renkte idi. Gözleri siyah, kirpikleri sık ve uzun idi." 74
"Allah Resulünün alnı geniş olup hilal kaşlıydı, kaşları gürdü. Iki kaşı arası açık olup, halis bir gümüş gibiydi. Gözleri pek güzel, Bebekleri simsiyahtı. Kirpikleri birbirine geçecek şekilde gürdü ... Güldüğünde dişleri Çakan Şimşek gibi parıldardı. İki Dudağı da emsalsiz şekilde güzeldi ... sakalı gürdü. Boynu pek güzeldi, ne uzun ne kısaydı. Boynunun güneş ve rüzgar gören kısmı altın alaşımlı gümüş İbrik gibi gümüşün beyazlığı ve altının da kırmızılığını yansıtır şekilde parıldardı ... Göğsü genişti, göğsünün düzlüğü aynayı, beyazlığı da ayı andırırdı ... Omuzları genişti ... Kol ve pazuları irice idi. Avuçları İpekten daha yumuşaktı. "75
Peygamber Efendimizin hicret yolculuğu sırasında çadırını ziyaret ettiği Ümmü Mabed isimli cömertliği, iffeti ve cesareti ile tanınan biri, Peygamber efendimizi tanımamıştır. Ancak Peygamberimiz (sav) 'i anlatılanlardan tanıyan KOCASINA, onu şöyle tarif etmiştir:
"Aydın yüzlü ve güzel yaradılışlı idi; zayıf ve ince de değildi. Gözlerinin siyahı ve beyazı birbirinden iyice ayrılmıştı. Saçı ile kirpik ve bıyıkları gümrahtı (Gür). Sesi kalındı. Sustuğu zaman vakarlı Bol (ağırbaşlılık, halim ve heybetli Oluş), konuştuğu zaman da heybetli idi. Uzaktan bakıldığında insanların en güzeli ve en sevimlisi görünümündeydi; yakından bakıldığında da tatlı ve hoş bir GORUNUSU vardı. Çok tatlı konuşuyordu. Orta boylu idi; bakan kimse ne kısa ne de uzun olduğunu hissederdi. Üç kişinin arasında en güzel görüneni ve nur yüzlü olanıydı. Arkadaşları, ortalarına almış durumda hep onu dinlerler; buyurduğu zaman da hemen buyruğunu yerine getirirlerdi. Konuşması tok ve kararlı idi. "76
Kendisini görenlerin anlattıklarında da görüldüğü gibi, Peygamber Efendimiz olağanüstü yakışıklı, görenlerin nefesini kesecek kadar güzel yüzlü ve güzel endamlı idi. Ayrıca atletik ve son derece etkili bir yapısı vardı ve çok kuvvetli idi.


Peygamberimiz (sav) 'in Şemaili

Osmanlı döneminin önemli alimlerinden olan Ahmet Cevdet Paşa Peygamber Efendimizin anlatılan özelliklerini bir özet haline getiren bir çalışma yapmıştır. Bu çalışması Kisas-ı Enbiya adlı eserinin IV. cüzünde, "Bazı Evsaf-ı Seniyye-i Muhammediyye" başlığı altında gerçekleşmiştir:
"... Mübarek cismi güzel, hep azası mütenasip (uygun, aralarında muntazam bir Nisbet bulunan), endamı *** et Matbu, alnı ve göğsü ve iki omuzlarının arası ve avuçları geniş, boynu uzun ve mevzun (yakışıklı, her bir Vasfi ölçülü) ve Gümüş gibi saf, omuzları ve pazuları ve baldırları iri ve kalın, bilekleri uzun, parmakları uzunca, elleri ve parmakları kalınca idi. Mübarek cildi ise İpekten yumuşak idi.
Kemal-i itidal üzere büyük başlı, hilal kaşlı, çekme burunlu, oval yüzlü idi.
Kirpikleri uzun, gözleri kara ve güzel, büyücek ve iki kaşının arası açık, fakat kaşları birbirine yakın idi,
O Nebiyy-i Mücteba (seçilmiş, kıymetli peygamber), ezherüllevn (rengi NURLU, parlak) idi; yani ne ak, ne de kara esmer, belki ikisi ortası ve gül gibi kırmızıya mail (benzer) beyaz ve, Nurani ve berrak olup, mübarek yüzünde nur lemean (parlardı) ederdi. Dişleri, inci gibi abdar (sağlam vücutlu) ve tabdar (ışıklı, parlak, büklümlü, kıvrımlı) olup, söylerken ön dişlerinden nur saçılır Parlak;, gülerken fem-i saadeti (saadetli ağzı), bir latif (Mülayim yumuşak, nazik, güzel) şimşek) saçarak açılır idi Ziyalar (Işıklar gibi ...
Alem-i bekaya (geride kalanların Dünyasını) rihlet (göçmek, ölmek) buyurduklarında saçı, sakalı henüz ağarmaya başlamış başında biraz ve sakalında yirmi kadar beyaz var idi.
Havassı () fevkalade Kavi duyular (sağlam, kuvvetli) idi. Pek uzaktan işitir ve kimsenin göremeyeceği mesafeden görür idi. Elhasıl (sözün özü), en mükemmel ve müstesna surette yaratılmış bir vücud-ı Mes'ud (mutlu vücudu) ve mübarek idi ... Onu ansızın gören kimseyi sevgi alırdı ve Onunla Ülfet ve musahabet (sohbetler, konuşup görüşmeler) eyleyen kimse, Ona ü olabilir gönülden aşık ve mühib olurdu. Ehl-i fazl'a (kerem, ilim sahibi), derecelerine göre ihtiram (hürmet, saygı) eylerdi. Akrabasına dahi pek ziyade (çok bol, fazladan) ikram eylerdi. Lakin (ancak) onları, kendilerinden Efdal (daha faziletli, daha layık, daha iyi) olanların üzerine takdim etmezdi.
Hizmetkarlarını pek hoş tutardı. Kendisi ne yer ve ne giyerse, onlara dahi onu yedirir ve onu giydirir idi.
Sahi (Cömert, eliaçık, herkese iyilik etmek isteyen) ve kerim (herşeyin iyisi, faydalısı), Şefik (şefkatli, esirgeyen, merhametli) ve rahim (rahmet edici, bağışlayan), Şeci (Kahraman, yiğit) ve halim (yumuşak Huylu, hoş muamele yapan) idi. Ahd ü va'dinde (söz vermede) sabit, (sözünde) sadık idi kavlinde. Elhasıl (neticesi) - Hüsn-i ahlakça (ahlak güzelliği) ve akl-ü zekavetçe (keskin anlayışı olan akıl) cümle (bütün, tam) nasa (insanlara) Faik (üstün, üstünde) her türlü medh ü senaya (övgüye) layık ve idi.
Yemede, giymede kadar-ı zaruret (yoksulluk derecesinde) ile iktifa (yetinir) ve ziyadesinden (fazlasından) iba eylerdi (çekinirdi). "77


Peygamber Efendimizin nübüvvet (peygamberlik) mührü

Allah, Hz. Muhammed (sav) 'i alemler üzerine seçmiş ve onun "peygamberlerin sonuncusu" (Ahzab Suresi, 40) olduğunu bildirmiştir. Ondan sonra hiçbir peygamber gönderilmeyecektir ve Kuran insanlara Hidayet rehberi olarak gönderilen en son kitaptır. Allah, Peygamber Efendimizin bu eşsiz özelliğini onun mübarek vücudunda bir izle Tecelli ettirmiştir.
İslami kaynaklarda ve rivayetlerde Peygamber Efendimizin kürek kemikleri arasında bulunan bu işarete "nübüvvet mührü" ismi verilir. Peygamberimiz (sav) 'in mührüne benzer peygamberlik işaretlerinin diğer peygamberlerde de olduğu, ancak Peygamberimiz (sav)' inkinin daha farklı olduğu el-Müstedrek tarafından Vehb b. Münebbih (ra) 'den şöyle nakletmiştir:
"... Allah hiçbir peygamber göndermemiştir ki, onun sağ elinde Peygamberlik beni (şamet'ün-nübüvve) olmamış olsun. Ancak bizim Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam bunun istisnasını teşkil etmektedir. Zira Onun peygamberlik beni, (sağ elinde değil) kürek kemikleri arasındadır. Peygamberimiz bu durum sorulunca: "Kürek kemiklerim arasında bulunan bu ben, benden önceki Peygamberlerin beni gibidir ..." 78 demiştir. "
Cabir b. Semüre (ra) anlatıyor:
"Ben Resulullah Efendimizin kürek kemikleri arasında bulunan nübüvvet mührünü gördüm. O, güvercin yumurtası büyüklüğünde kırmızımtırak bir yumru idi." 79
Hz. Ali'nin torunlarından İbrahim b. Muhammed (ra) naklediyor:
"Dedem Hz. Ali, Peygamber Efendimizin vasıflarını anlatırken, Resulullah'ın Hilyesi (güzel sıfatlar, süs, zinet, cevher, güzel yüz, suret, görünüş) hakkındaki hadisi bütün uzunluğu ile zikreder ve:
"Kürek kemikleri arasında nübüvvet mührü vardı. Ve O, peygamberlerin sonuncusudur" derdi.80
Ebu Nadre (ra) anlatıyor:
"Ashabdan Ebu Said el-Hudri'ye Resulullah Efendimizin peygamberlik mührünün nasıl bir şey olduğunu sordum. Mübarek sırtlarında gül tomurcuğu gibi bir et parçası olduğunu söyledi." 81
"İki küreği arasında peygamberlik mührü yer alıyordu. Bu mühür sağ omzuna daha yakındı." 82
Muhammed b. Müsenna, Muhammed b. Hazm, Şu'be Simak (ra) 'dan:
"Cabir İbn-i Semure'nin şöyle dediğini duydum: Resulullah (sav) 'Sırtında bir mühür gördüm: güvercin yumurtası gibi idi."83

 
 
 
 

Peygamber Efendimizin Saçı

Peygamber Efendimizin saçının uzunluğu ile ilgili farklı tarifler vardır. Tarifler arasında böyle bir farklılık olması ise doğaldır, çünkü bu bilgileri aktaranlar Peygamber efendimizi farklı zamanlarda gördükleri için, saçının uzunluğu da farklı olmuş olabilir. Ancak bu tariflerden anlaşılan Peygamberimiz (sav) Saçını en kısa kulağı hizasında, en fazla ise omuzlarına kadar uzatmıştır.
Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Hazreti Peygamberin saçları, kulaklarının orta hizasına kadar uzamıştı." 84
Hazreti aise (ra) validemiz anlatıyor:
"Resulullah'ın mübarek saçları, kulakları ile omuzları arasındaydı. Allah'ın selat ve selamı üzerine olsun." 85
Bera b. Azib (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz orta boylu idi. Omuzları da genişçeydi. Saçları ise, kulak yumuşaklarına değerdi." 86
Ebu Talib'in kızı Ümmü Hani (ra) anlatıyor:
"Resulullah Efendimiz Mekke'ye geldiklerinde evimizi teşrif etmişlerdi. Bu sırada mübarek başları dört belikli () idi ÖRGÜLÜ." 87


Peygamberimiz (sav) 'saç ve sakal bakımı içinde

Peygamber Efendimiz temizliğe çok önem verdiği için, saç ve sakal bakımına da önem vermişlerdir. Bazı kaynaklarda onun yanında daima tarak, ayna, misvak, kürdan, makas, sürmedan gibi eşyalar bulundurduğu bildirilmektedir.88 Peygamberimiz (sav) ashabına da aynı tavsiyelerde bulunmus ve "Kim saç bırakmışsa, onun bakımına dikkat etsin" 89 şeklinde buyurmuşlardır. Peygamberimiz (sav) 'saç ve sakalı ile ilgili diğer aktarılanlar şu şekildedir in:
Hz. Adda İbn Halid'den (ra):
"Mübarek sakalı *** et güzeldi."90
Hz. Aise (ra) validemiz anlatıyor:
"Resul-i Ekrem (sas) ... saçlarını tarayıp yağladığında ..."91
Simak b. Harb (ra) aktarıyor:
"Cabir b. Semüre'den işittim. Ona, Hazreti Peygamberin saçlarının ağarma durumu sorulmuştu. O da: Mübarek başlarını yağladıkları zaman saçlarının Akı gözle farkedilmez; fakat başlarına yağ sürmedikleri anlarda beyazları görünürdü"92 dedi.
Peygamberimiz (sav), dış görünümüne ve temizliğine verdiği önemle, müminlere güzel bir örnek olmuştur. Bir rivayette Peygamber Efendimizin bu konudaki tavrı şöyle belirtilir:
"Bir gün Peygamber (sav) sahabelerinin yanına çıkacağı zaman küpteki suya bakarak sarığını ve sakalını düzeltti ve şöyle dedi:" Allah sever kardeşlerinin yanlarına çıkarken kulunun kardeşleri için süslenmesini.93


Peygamber Efendimizin giyim tarzı

Peygamberimiz (sav) 'in giyimi hakkında da sahabeler pek çok detay aktarmışlardır içinde. Bunun yanı sıra Peygamber Efendimizin müminlere nasıl giyinmeleri gerektiğiyle ilgili olarak tavsiyeleri de onun bu konuya verdiği önemi ortaya koymaktadır. Örneğin Peygamber Efendimiz hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
Güzelliği sever "Allah güzeldir, güzel giyinmek değildir Kibir, Kibir (mazhar olduğun nimeti kendinden bilip) hakkı reddetmek, halkı hakir görmektir."94
Ve güzeli sever "Allah güzeldir, kuluna verdiği nimetin eserini üzerinde Görmekten hoşlanır."95
Peygamber Efendimizin torunu Hz. Hasan, onun giyim konusu hakkındaki görüşünü şöyle ifade etmiştir:
"Peygamber Efendimiz bize elde ettiğimizin en iyisini giymemizi ve bulabildiğimiz en hoş Kokuları sürmemizi emrederdi."96
Bu konudaki Peygamberimiz (sav) 'in bir başka hadisi de şu şekildedir in:
"Ey Müminler! GONLUNUZCE yiyiniz, içiniz, giyininiz ve Allah yolunda sarf ediniz. Ancak, israfa veya Kibir ve gurura kaçmayınız."97
Peygamber Efendimiz ashabından biri dış görünümüne önem vermediğinde veya Bakımsız olduğunda onu da hemen uyarırdı. Bu konuya ait bir rivayeti Ebu'l Havas (ra), babasından şöyle nakletmektedir:
Üzerimde adi bir elbise olduğu halde Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın yanına gelmiştim. Bana:
"Senin malin yok mu?" diye sordu.
"Evet var" cevabıma:
"Hangi çeşit maldan?" sorusunu yöneltti.
"Her çeşit maldan Allah bana vermiştir" demem üzerine:
"Öyle ise Allah Teâlâ Hazretleri sana bir mal verdiği vakit Allah'ın verdiği bu nimetin eseri ve FAZİLETİ senin üzerinde görülmelidir" buyurdular.98
Buna benzer bir başka olayı ise Hz. Cabir (ra) şöyle aktarmıştır:
Resulullah aleyhissalatu vesselam, Binek hayvanlarımızı Güden bir adamımızı gördü. Üzerinde eskimiş iki Parçalı giysi vardı.
"Onun bu eskilerden başka giyeceği yok mu?" diye buyurdular. "Evet var" dedim. "Çamaşır torbasında iki giysisi daha var. Ben onları giydirmiştim."
"Öyleyse çağır onu da, bunları giysin" diye emrettiler. (çağırdım, emr-i Nebeviyi söyledim.), o da onları giyindi. Geri gitmek üzere dönünce, Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Nesi var da bu yenileri giymiyor? Bu daha hoş değil mi?" diye buyurdular.99
Peygamberimiz (sav) 'in giyim tarzı ile ilgili sahabelerin aktardığı bilgilerden bazıları ise şunlardır:
Ibnu Abbas (ra) anlatıyor:
Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam üzerinde mümkün olan en güzel elbiseyi gördüm. "100
Ümmü Seleme (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimizin en çok sevdikleri elbise çeşidi, gömlek (Kamis) idi."101
Ashabdan kurre (ra) anlatıyor:
"Ben, biat eylemek üzere, Müzeyne kabilesinden bir grup insanla birlikte Resulullah Efendimizin huzurlarına çıktım. Peygamber Efendimizin gömleklerinin yakası düğmesiz olduðundan ..."102
Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz, giydikleri elbiseler içerisinde, Hibere-i Yemani'yi çok severlerdi"103 (Hibere, Yemen'de dokunan pamuktan yapılan, kırmızı çubuklu yeşil bir kumaştır. Eskilerin "alaca" dedikleri desenli Kumaşlar için kullanılan bir tabirdir. Bu da kumaşın düz değil desenli olduğunu ve birkaç Renkten oluştuğunu gösterir.)
El-Bera b. Azib (ra) anlatıyor:
"Kırmızı desenli elbisenin, Peygamber Efendimiz kadar bir başkasına yakıştığını görmedim. Bu kıyafetle Resulullah (sav) 'ı gördüğümde, mübarek saçları, omuzlarına değecek kadar sarkmıştı."104
Semüre b. Cündüb (ra) rivayet ediyor:
"Hazreti Peygamber:" Beyaz elbise giyiniz. Zira o, son derece temiz ve hoştur "buyurmuşlardır105.
Hz. Aise (ra) anlatıyor:
"Resulullah Efendimiz, bir sabah vakti, üstlerinde siyah yünden dokunmuş bir IZAR (Futa, göğüsten aşağı örtülen elbiseler) olduğu, evlerinden dışarı çıkmışlardı halde Peştemal."106


Peygamber Efendimizin dış kıyafetleri

Esa's b. Süleyn (ra) anlatıyor:
"Bana Halam anlattı. Ona da amcası anlatmış. Halamın amcası demişti ki: Bir gün Medine sokaklarinda izarımı sürüyerek yürüyordum. Bu sırada Arkamdan bir ses işittim:" İzarını yukarı kaldır. Zira izarın yerde sürünmemesi, onun daha temiz kalmasını ve uzun müddet dayanmasını sağlar "diyordu. Arkama dönüp baktığımda bu sözleri söyleyenin Resulullah Efendimiz olduğunu gördüm."107
Seleme b. El-Ekva'dan (ra):
"Hz. Osman, uzunluğu bacaklarının Yarısına kadar Ulaşan bir IZAR giyer ve" Arkadaşımın (sahibi), yani Resulullah (sav) 'ın izarları da aynen böyleydi "derdi.108


Peygamber Efendimizin yüzüğü ve mührü

Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimizin Muhr-i Şerifleri (Şerefli, mübarek mühür) gümüşten yapılmıştı. Kaşı ise habes taşındandı.
Resulullah Efendimiz yabancı devlet reislerine mektup yazmak isteyince, bir mühür yüzük yapılmasını buyurdu.
"Peygamber Efendimizin parmağındaki yüzüğün parıltısı hala Gözümün önünde duruyor".
"Peygamber Efendimizin Muhr-i Şeriflerinin kaşına, üç satır halinde," Muhammed Resulullah "ibaresi kazınmıştı. Birinci satırda" Muhammed ", ikinci satırda" Resul ", üçüncü satırda da" Allah "kelimeleri yer alıyordu."109


Peygamber Efendimizin yürüyüş şekli

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor:
"Ben Resulullah Efendimizden daha güzel birisini görmedim; sanki güneş, onun mübarek yüzünde devrediyor gibiydi. Peygamber Efendimizden daha hızlı Yürüyen birisini de görmedim; yürürken adeta yeryüzü ayakları altında dürülürdü. Bizler, arkalarından giderken, geri kalmamak için büyük çaba harcardık."110
Hz. Ali'nin torunlarından İbrahim b. Muhammed (ra), "Dedem Hz. Ali, Resulullah efendimizi tanıtırken şöyle derdi:" Resulullah Efendimiz, yürürken, adeta YOKUŞ aşağı inercesine, ayaklarını sertçe kaldırırlardı "111 diyerek, Peygamberimiz (sav) 'in rahat bir YÜRÜYÜŞÜ olduğunu belirtmiştir.
Hz. Yezid İbni Mirsad (ra) ise şöyle demiştir:
"Yürüdüğü zaman vakarlı fakat hızlı giderdi. Yanındakiler ona yetişemezdi. "112
Hz. Ebu Atabe (ra) 'den:
"Yürürken kuvvetli adımlarla yürürdü."113
"... Yürürken, ayaklarını yerden biraz kaldırıp önlerine hafif eğilerek yürürlerdi. Ayaklarını ses çıkarıp toz kaldıracak şekilde yere sert vurmazlar; adımlarını uzun ve seri atmakla birlikte Sükunet ve vekar üzere yürürlerdi. Yürürken, sanki meyilli ve engebeli bir yerden iniyor görünümünü arzederdi. Bir tarafa dönüp baktıklarında, bütün vücudları ile birlikte dönerlerdi. Rastgele sağa sola bakmazlardı. Yere bakışları, göğe bakışlarından daha çöktü. Çoğunlukla göz ucu ile bakarlardı. Ashabı ile birlikte yürürken, onları öne geçirir kendileri arkada yürürlerdi. Yolda karşılaştığı kimselere, onlardan önce hemen selam verirdi. "114
"Hep harekatı mutedil idi. Bir yere azimetinde (Yola çıkmak, gitmek) acele ve sağ ve sola meyletmeyip, kemal-i vekar (ağırbaşlılığın olgunluğu) ile doğru yoluna gider ve fakat sür'at (hızlı) ve sühulet (kolaylıkla) ile yürür idi . Şöyle ki; adeta yürür gibi görünür, lakin yanında gidenler, sür'at ile yürüdükleri halde geri kalırlar idi. "115


Peygamber Efendimizin oturuş tarzı

Kayle binti Mahreme (ra) anlatıyor:
"Resulullah (sav) 'i sonsuz bir mahviyet (alçak gönüllülük, tevazu) ve tevazu içinde otururken görünce, heybetinden vücudum titremeye başladı."116
Cabir b. Semüre (ra):
"Ben Peygamber efendimizi, sol tarafına konmuş bir yastığa dayanmış vaziyette gördüm."117


Peygamber Efendimizin konuşma şekli

Peygamber Efendimiz etkileyici üslubu, Hikmetli ve keskin hitabıyla tanınan bir insandı. Onun Tebliği insanlar üzerinde çok büyük bir etki oluşturur, sohbetinden herkes çok büyük bir zevk alırdı. Sahabelerden bizlere aktarılan çeşitli rivayetler de onun bu özelliğini ortaya koyar. Bu konuda bazı aktarımlar şu şekildedir:
Allah Resulü insanların en Beliğ (belagatli kimse, meramını tamamen, noksansız ve güzel sözlerle anlatmaya Muktedir olan. Kafi. Yeter olan) olan, en düzgün konuşanı ve en tatlı sözlü olanıydı (ağzından Ballar akıyordu) derecede! O, şöyle diyordu: "Ben Arabın en fasihiyim (Hatasiz olarak söyleyen. Açık ve güzel konuşan)."118
Hz. Aise (ra), Resulullah (sav) 'in sözlerini şöyle tarif eder ve:
"O, sizlerin konuştuğunuz gibi lafları çabuk çabuk ve pes peşe sıralamazdı, sözleri az ve özdü. Halbuki sizler cümleleri birbirine ekleyip duruyorsunuz."119
"Allah Resulü çok veciz (kısa, öz, az sözle çok mana ifadesi) konuşurdu. Böyle konuşmasını kendisine Allah katından Cebrail getirmişti. Kısa cümleler içinde bütün maksadını yansıtırdı. Veciz sözlü cümleler söylerdi, sözlerinde ne fazlalık ne de eksiklik bulunurdu. Kelimeleri bir ahenk içinde birbirini izler, Sözcükleri arasında duraklar ve böylece dinleyenleri sözlerini belleyip ezberlerlerdi. Sesi gürdü ve tatlıydı. Gerektiğinde konuşurdu, kötü laflar etmezdi. Hiddetli ve hiddetsiz anlarında (nefsi için değil, Allah'ın rızası için) hep hakkı söylerdi. "120
"Güzel olmayan laflar edenlerden yüz çevirirdi. Hoşlanmadığı, çirkin saydığı bir sözü konuşmak zorunda kaldığında onu kinaye yoluyla ifade buyururdu.121
Kendisi sustuğunda huzurdakiler konuşurdu. Katında tartışma yapılmazdı.122
Sahabelerinin yüzlerine karşı son derece güler ve gülümserdi, onların konuştuklarını beğenir, dikkatle dinler, kendisini onlardan biri sayardı.123
Hz. Aise (ra) anlatıyor:
"Mübarek kelamları seçkindi. Her işiten onu anlardı."124
Hz. Ebu Umame (ra) 'den:
"İnsanların en güleç yüzlüsü ve hoşcanlısı idiler."125
Hz. Enes (ra) şunu bildirmiştir:
"Efendimiz (sav) halkin en latifecisi (hoş söz, şaka, mizah, söz ile iltifat) idi."126


Peygamber Efendimizin güzel kokusu

Peygamber Efendimiz temizliğe çok önem verirdi. Kendisi sürekli mis gibi, tertemiz, hoş ve güzel kokar, Müslümanlara da temizliği tavsiye ederdi. Sahabelerden rivayet edilen bilgilerde Peygamberimiz (sav) 'in bu güzel özelliği hakkında detaylar aktarılmaktadır. Bunlardan bazıları şu şekildedir:
Enes b. Malik (ra) şöyle ifade etmektedir:
"Resulullah Efendimiz Medine sokaklarının Birinden geçtiğinde O'nun Misk gibi kokusu hemen sezildiğinden, halk o yoldan Hazreti Peygamberin geçtiğini söylerlerdi. Bizler, Peygamber Efendimizin gelişini, kokusunun güzelliğinden anlardık."127
Ibn-i Ebi Adi, Humeyd, Enes (ra) 'den:
Resulullah (sav) ın elinden daha yumuşak ne bir yün kumaşı, ne de bir ipeğe () dokunmadım hayatımda. Resulullah (sav) 'in kokusundan daha güzel (kokan) bir kokuyu da koklamadım içinde.128
Muaz b. Hişam (ra), babasından, Katade, Enes'den şöyle rivayet etmiştir:
"Resulullah (sav) güzel kokusu ile tanınırdı. Resulullah (sav) güzel idi. Kokusu da hoş idi. Bununla beraber kokuyu severdi." 129
"Cismi Nazif (temiz), kokusu latif (hoş) idi. Koku sürünsün sürünmesin, teni en güzel kokulardan ala kokardı. Bir kimse onunla musafaha (el sıkışmak, tokalaşmak, muhabbetini, arkadaşlığını, sevgisini Izhar etmek) etse, bütün gün onun rayiha - i tayyibesini (temiz kokusunu) duyardı ve mübarek eliyle bir çocuğun başını meshetse, rahiya-i tayyibesiyle (temiz kokusuyla) o çocuk, sair (diğer) çocuklar arasında malum (bilinirdi) olur idi. "130


Peygamber Efendimizin sevdiği yemekler

"Çok sıcak yemeği sevmezdi."131
"Çok hoşlandığı yiyecek etti En."132
"Kabağı çok severdi."133
"Avlanan kuş etlerini yerdi."134
"Hurmalardan Acve hurmasını severdi."135
Hz. Aise sevdiği yiyeceklerle ilgili şunları söylemiştir in (ra) Peygamberimiz (sav) ':
"Tatlı ve Balı severlerdi."136
"Hazreti Peygamberin katık olarak yediği yemeklerin bir kısmı şöyle sıralanabilir: Koyunun ön kolu ve sırt eti, Pirzola, kebap, tavuk, toy kuşu, et çorbası, Tirit, kabak, zeytinyağı, çökelek, Kavun, helva, bal, hurma, Pazi, Anber balığı ... "137
Hz. Aise (ra) ek olarak şunları bildirmiştir:
"Kavun, karpuzu yaş hurma ile yerlerdi."138
Hz. Cabir (ra) 'den:
"Taze hurma ve Kavun çok yerlerdi ve 'bunlar güzel meyvedir' derlerdi."139
"Hiçbir zaman bir yemeği yermemiştir. Hoşuna giderse yer gitmezse yemezdi. Hoşlanmadığında da bir başkasına kötülemezdi. " 140
Peygamber Efendimizin sevdiği bazı Yiyecekler için söylediği sözlerden bir kısmı ise şöyledir:
"Etin en güzel yeri sırt etidir."141
"Sirke ne güzel katıktır"142
"Mantar kudret helvasıdır."143
"Sinameki ve sennut (Tereyağ tulumuna konulan bal) yemeye devam ediniz. Çünkü bu iki Seyde Samdan (ölümden) başka her hastalıktan şüphesiz şifa vardır."144
"Zeytinyağını yiyiniz ve kullanınız. Çünkü bu yağ mübarektir."145

Peygamber Efendimizin sevdiği içecekler

Hz. Aise (ra) bildiriyor:
"Şerbetlerin içinde tatlı ve soğuk olanını severlerdi.146
Peygamber Efendimiz bal Şerbeti, hurma ve kuru üzüm sırası gibi içecekleri severlerdi.147
Peygamber Efendimizin en çok sevdiği içecek, soğuk tatlı şerbetlerdi. "148
Şerbetlerin içinde en çok bal şerbetini severdi.149
İçilecek şeylerde en çok sütü severlerdi.150
Peygamberimiz (sav) süt için şöyle buyurmuşlardır:
"Allah bir kimseye yemek yedirdiği zaman o kimse, 'Allah'ım Bize bu yemeği bereketli kıl ve bize bundan hayırlı Rizik ver' diye dua etsin. Allah bir kimseye bir miktar süt içirdiği zaman da o kimse, 'Allah'ım bize bu sütü bereketli kıl ve bize daha çok süt ver 'diye dua etsin. Çünkü yiyeceğin ve içeceğin yerini tutan sütten başka bir şeyi bilmiyorum. "151

Peygamberimiz (sav) 'in su için söyledikleri

Peygamberimiz (sav) özellikle yolculuklar sırasında ashabına su dağıttırırdı. Örneğin bir yolculuğu sırasında, bir yerde durmuş ve yanındakilerden su istemiştir. Elini ve yüzünü yıkadıktan sonra, sudan içmiş ve yanındaki sahabelerine de "Siz de yüzünüze, boynunuza bir miktarını dökün"152 demiştir.
Resulullah (sav) su içtikten sonra şöyle dua etmiştir:
"Rahmetiyle suyu tatlı olarak yaratan, acı ve tuzlu yaratmayan Allah'a hamd olsun."153
Resulullah (sav) bir başka sözünde ise su için şöyle buyurmuştur:
"Allah suyu temizleyici olarak yarattı. Tadini veya rengini veya kokusunu degistiren maddeler dışında hiçbir nesne onu pislemez."154


Peygamber Efendimizin Güzel Huylarından Bazıları

Hüccet-ül İslam olarak bilinen İmam Gazali; Tirmizi, Taberani, Buhari, Müslim, İmam Ahmed, Ebu Davud, İbni Mace gibi büyük İslam alimlerinden derleyerek, Peygamber Efendimizin güzel huylarından bazılarını şöyle özetlemiştir:
"Resulullah insanların en yumuşak huylusu, en yiğidi, en adili ve en namuslusu idi. O, insanların en cömerti idi. Allah'ın kendisine verdiklerinden hurma, arpa ne olursa olsun yalnız senelik yiyeceğini ayırırdı, geri kalanını Allah yolunda harcardı. Kendisinde bulunan bir şey istendiğinde verirdi.
O haya olarak da insanların en mükemmeliydi. Rabbi için kızar, ŞAHSİ için öfkelenmezdi.
Kendisi veya sahabeleri zarar karaçalı bile hakkı uygulardı.
Allah Rasulü insanların en alçak gönüllüsü, lafı uzatmadan en Beliğ konuşanı, en güler yüzlüsüydü. Dünya işlerinden hiçbir şey kendisini endişeye düşürmezdi.
Medine'nin öbür ucundaki hastaları ziyarete gider, güzel kokudan hoşlanır, pis kokulardan tiksinirdi. Fakirlerle oturur, yoksullarla yerdi. Kimseye kaba davranmazdı, kendisine özür beyan edenin özrünü kabul ederdi. Latife yapar idi ama hakkı söylerdi.
Mübah oyunları gördüğünde men etmezdi, hanımlarıyla yarış yapardı. Zavallıları yoksulluklarından dolayı horlamaz, de varlığından dolayı saygı göstermezdi, onu da bunu da Allah'a eşit olarak çağırırdı zengine. Allah Teâlâ üstün huyu ve mükemmel siyaseti onda birleştirmişti ...
Allah Teâlâ ahlakın bütün güzelliklerini, iyi yolları, öncekilerin ve sonrakilerin başlarından geçmiş ve geçecek Hadiselerin haberlerini, ahirette kurtuluşa ve saadete erdirecek hususları, dünyada gıpta edilip peşinden gidilecek ve gidilmeyecek herşeyi ona öğretmişti.
Allah Teâlâ, onun buyruklarına itaat ve hareketlerinde kendisinin izinden gitmeye bizleri muvaffak kılsın. "155


 
 
 
















 
ZuZuYLa ORİFLAME  
   
ZuZu  
 
 
ARKADAŞLARIM  
 
 
  Webmasterim.Com
Toplist Hayvanlar Alemi - Toplist toplist
 
TAKVİM  
   
Bugün 75647 ziyaretçi (167641 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol