|
|
|
|
Kendimle... |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KENDİMLE
Bir gün yolda yürürken kendime rastladım. Nadiren görüşürüz. Hemen kenara buyur ettim. Çok da acelesi olur hiç oturmaz mubarek! Hal hatır sorayım dedim ters ters baktı yüzüme.
"Sanki bilmez gibi bir de soruyorsun"
dedi.
"Senin bildiğinle benim anladığım bir değil ki" diyecek oldum.
"Ahmaksın sen!"
deyiverdi. Ona göre insan halini önce kendi bilmeliymiş. Eğer halimi başkasına soruyorsam yeryüzünde yer işgal eden haksız yere lokma tüketen bir zavallıymışım.
Bana karşı neden bu kadar acımasız olduğunu ve neden her gördüğü yerde deyim yerindeyse "yüzüme tükürdüğünü" sordum. O da bana
"Sen benim canıma okuyorsun, etmediğini bırakmıyorsun. Saydırma şimdi. Devam edelim, geçinip gidiyoruz ağız tadı olmasa da"
dedi.
"Ne olur bir kere de dök şu eteğindeki taşı ve anlat" dedim. Merak ettim ne yapıyormuşum kendime bu kadar zalimce.
"Sen kaşındın Efendi!"
dedi.
Biraz iki üç kuşak öncesinin dili sinmiştir şu kendime. Benle hep eski tarz konuşur.
"Öncelikle zevkin için sağlığımla oynarsın. Çok maddesi var onları sen bileceksin. Ama canıma okuduğunu bil.
Günlük uyku uyanıklık ve yemek düzenini, yok işine yok ailene göre ayarlıyorsun ama bana bir kere sormuyorsun ne istiyorsun diye. Çok huzursuz edici bir yaşantın var senin. Hep başkalarına tabi oluyor hiç bana kulak vermiyorsun. Oysa huzurun benim huzurlu olmama bağlı. İstesem ben sana gün yüzü göstermem. Baksana çevrene, midesi rahatsız, eklemleri ağrılı, yüzü gözü yara bere içinde ne insanlar var. Onların kendileri benim kadar dayanıklı değil. Hemen hastalık üretiyorlar. Ben de mi aynını yapayım? Kıyamam yahu ben sana. Ama sabrımı da taşırma.
Benim duyup dinlemekten hoşlandığım şeyler var. Bunlardan keyif almayı bana sen öğrettin. Ama onlardan uzaksın. Hep bir işin peşindesin, neticesi olmayan koşmaca içindesin. Arada dur dinlen ve benim hoşuma giden şeyleri önce bir ağızdan yoksa onun kaydından dinle. Müzik de dinle. Seçerek ama. Arabadaki diski 2 haftadır ezberledik. Beni avutuyorsun farkındayım, uyumuyorum!
Israrla seni inciten hakir gören kişilerin etrafındasın. Bu insanlar seni anlamıyor. Sen de incinip duruyorsun. Seni kabul eden hatta bağrına basan insanlara değer verememe gibi bir de eksiğin var. Yediğin lafları ben de yiyorum ve senden fazla canım sıkılıyor. Kendini üzmeye olan merakını seni üzebileceğime dair korkunla değiştir. Biraz akıllı ol lütfen. Zaman her ikimizin en değerli sermayesi. Bunu sağda solda heba etme. Gel beraber karar verip zamanı güzel bir planla ve zevkle harcayalım, onu birisi elimizden çekiştirerek almadan.
Sen benim için çok değerlisin! Bunu kafana sok! Zira ben senin içindeyim. Sen ölünce ben de öleceğim. Sen güldükçe gülebileceğim. Bizim hallerimiz de akıbetimiz de ortak. Şu tek başınalık ağlaklığını ve terkedilmişlik masalını okumaktan vazgeç zira yalan. İşte beraberiz. Sana o kadar kızgın olsam da.
Güzel Efendim, bak şimdi! Madem keyfiyet senin elinde ve ben sana tabiyim o zaman anlaşalım. Bir kere mevsime ve duruma göre değişmeyen bir takım değerlerimiz olsun. Sürekli değişmeyen ve bizim için faydalı ve ilkeli -iki tane ama fazla değil- dostumuz olsun. Her yeni gördüğümüz şeye de atlamayalım. Akıllıca seçilmiş bir ilkeler mansumesi insanı ölüme kadar mutlu mesut götürür. Şunu senden dinlemiştim; Her yönü iyi araba olmaz, tüm arabaların en iyi parçaları birleştirilince ortaya ucube çıkar! Biz bize uyan bir modelde karar kılalım ve artık lütfen ayağımızı da yerden keselim.
Acelecisin! Hayat bir yere kaçmıyor. Çok klasiktir, senden dinlemiştim ilk defa; Nasip insanın avucu içinde durur, ama avucu açıp onu ordan almak biraz zaman alır. Bu sürede zırlamama sanatına Sabır denilir. Ben seni beklerim ve bekliyorum, benim için hiç telaş etme. Avucumuzdakini yiyemeden ölüp giderek ilk olursak da yuh bize!
Başkalarının kendileri ile sohbet etmeye bayılıyorsun sen. Onlardan hep şikayet ve felaket duyuyorsun. Bana arkadaş aramaktan vazgeç, ben seninle çok iyi anlaşıyorum. Benle sohbet et arada sırada. Aklından geçirdiğin köşeyi dönüp önüne çıkarım merak etme. Başkalarına ettiğin nasihatler çok güzel. Ama ben o sohbetlerin hep misafiri oluyorum. Arada davet et, gelirim.
Kitaplardan ilham almak güzeldir. Ama sen sanki hep bir kitabın esirisin.
Senin kitabın bende, hiç boşuna dışarıdan ikmal etmeye çalışma.
Bilgi dışarıda ama hikmet bende.
İlaç dışında ama deva bende.
Dostluk dışında ama yarenlik bende.
Hayat dışınla ama ölüm benle.
Bunları unutma ki daha sakin ve huzurlu olasın.
Sana bu günlük bunlar yeter. Var mı bir diyeceğin?"
Sana ben ne diyeyim ki kendim. Yine beni bana özetleyip geçtin. Bana düşen özetlenmeyecek kadar uzun olmak ve yazılmak. Allah senden razı olsun.
"Ne diyebilirim ki! Yine beni susturdun. Oysa sana ne şikayetlerim ne yakınmalarım vardı biriktirdiğim. Şimdi hepsi manasız kaldı."
Hoşçakal KENDİM! |
|
|
|
|
|
|
|
|
ZuZuYLa ORİFLAME |
|
|
|
|
|
|
|
ZuZu |
|
|
|
|
|
|
|
ARKADAŞLARIM |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
TAKVİM |
|
|
| |